entarileri (5577)

bir bakıma insanı ruh hastası yapıyor.. pencereden dışarıya bakıp -ki içerdeyseniz bir pencereyle yaşayabileceğiniz tek tecrübe dışarı bakmak olacaktır zira içerdeyken pencereden içeriye bakmak mantıksız olurdu- o kavurucu, sarı, sıcakları gördükçe insanda "ne yapsam boş, susuzluktan ölecem nasılsa.." hissiyatı uyandırmasının yanında, iki kişi bir araya gelince, "havalar da çok sıcak, ne yapacaz böyle giderse?? nem var, nem çok yüksek.." gibi geyiklerle de sosyalleşmeye yaradığı da söylenebilir, söylenmeli.. yaman çelişkisin sıcaklar, nerenden tutsam elim yanıyor..

"bir boncuk eksik kalıyor, sonuca ulaşabilmem için o boncuğa ihtiyacım var.." demiş.. "boncuğun yerini ancak ve ancak gözlüklü kel kartal bilir.." demiş.. üç bacaklı zenci su samuru daha bıyıklı civciv sözünü bitirmeden koşarak odadan çıkmak istemişse de bunu yapamamış çünkü üç bacaklıymış.. o da koltuk değneyiyle seke seke gözlüklü kel kartalın yolunu tutmuş.. bu arada bıyıklı civcivin patronu da, yıllardır eksik boncukla sigorta primlerini yanlış hesapladığı için bıyıklı civcivin işine son vermek üzere muhasebeyi aramış..

üç ayaklı zenci su samuru devam etmiş, "fakat her geçen ayçiçeği, sevdiğime olan aşkım bir yıl daha yaşlanıyor ve yaşlandıkça kıymetleniyor.. bu sebeple aşkımı sigortalatmak istiyorum.." demiş.. bıyıklı civcivin bir kaşı kalkmış hemen, düşünceli düşünceli bıyığını burarken, çekmecesinden bir abaküs çıkarıp boncuklarla adeta dans edip zihinsel bir fırtına yaşamış ve demiş ki..

bıyıklı civciv, sigortacıda, riskleri analiz eder, ona göre sigorta primlerinin ücretini belirlermiş.. bir gün kendisine zenci ve üç ayaklı bir su samuru gelmiş ve demiş ki, "evimizde bir ayçiçeği var, biz her gün bu ayçiçeğinin yapraklarından birini koparıyoruz.. ne zaman ki ayçiçeğinin yaprakları bitiyor, bizim için bir yıl dolmuş oluyor ve yeni bir ayçiçeğine başlıyoruz.." demiş.. bıyıklı civciv şaşırarak devam etmesini istemiş..

sigortacıda çalışan bıyıklı bir civciv varmış buradan çokta uzak olmayan bir diyarda, ve yine çokta uzak olmayan bir zamanda..

al işte.. = )

olm süper lan, geçen gün bir tanesinin üzerine domates attım, gelip teşekkür etti..

(bkz: bi arkadaş ekolü)

Sahane bir olay.. hizasini gecen kizin poposunu gormek icin tasarlandigi cok net.. Uzun takip gecelerinde, da oturupta sadece gorsel takip yapan mit ajanlari icin cok islevsel olabiliyor.. Hatta bazen su tan hayattaki tek estetik, tek gormeye deger seyi gosteriyor insana.. El nusra cephesi teroristlerinden baska..

olm ne elektronik artsı lan, bu bildiğin eşit ağırlık, sayısal, sözel, eşit ağırlıktaki eşit ağırlık lan bu!!!

yan yat..

en güzel ay.. doğanın uyanışı, kuşların göçü, çiçeklerin filiz açmasıdır.. hatta bizim karşı komşu filiz bile bir başka olur bu ay, sıklıkla şeker, mayalamak için yoğurt ister bizden, ne zamanki annem dışarı çıkar..

soru çok net.. her kim ki ülkenin katma değerinden çalar, karşısında mutlaka vijdanlı birilerini bulacaktır, ben olmasam dahi.. adamı pazar gününün bu saatinde diktiysen sözlüğe, sigortasını yatıracaksın arkadaş!!!

daha düne kadar kızlar bana kutup sözlükte yazıyorum diye teklif ederken siyah kırmızı'nın modluğuyla beraber grafikte muazzam bir düşüş yaşıyorum..

ya adamın parmakarası terlikle-çorap ikilisiyle sıkı fıkı fotoğrafları tüm sosyal medya organlarında fink atarken bir de tutup mod yaptılar.. yazık.. (bkz: siyah kırmızı sözlüğü öldürüyor)

3 türk, bir araya gelipte çukur kazamazken, iki koyun güdemezken bütün dünya türklerini bir çatı altında toplamak.. mantıklı..

(bkz: ikimize birden yükleniyorlar)

kendisi tarafımca kutlanır.. tüm islam alemine hayırlara vesile niteliğinde, nükleer fizikle uğraşanlara kazadan beladan uzak, yeşilaycılara dumansız bir hava sahası, orman işleri müdürlüğü personeli de bulmaca çözmenin ötesinde bir iş niteliği taşıması dileklerimle.. hayırlı olsun..

(bkz: beko bir dünya markası)

(bkz: damat la resim yapak)

bakınız, olay çok net, derdin olduğunda yemeden içmeden kesiliyorsan zayıfsınızdır, yok kendini yemeğe veriyorsan bittin, kimse mango püresiyle, maydonoz sapıyla oynamasın..

beyaz şarkıcıların siyahilere şarkılarında kısacık bir yer vermesi, siyahilerin de bu kısacık zamanda bir sürü derdini hızlı hızlı anlatma çabasıyla doğmuştur.. özünde ırkçılık var yani..

(bkz: rap müzik)

merhaba ışıldayan güneş.. merhaba yeni güne uyanan ayçiçeği, merhaba ufukta uçuşan göçmen kuşlar, merhaba hovarda hovarda uçuşan, öleceğinden habersiz kelebek, merhaba!!!

muhtemelen şöyle olur.. sürücü kursu gibi bir şey düşünürler, devam zorunluluğu yok, eften püften bir sınav falan olur.. harç parasını yatırıp makbuz alan herkes geçer yani, rahat ol o konuda.. devletimizin mantığı odur zaten.. alım gücü artınca insanlar almaya başladı, ehliyet talebi arttı, devlet hemen sınav standartlarını düşürdü, yok etti, bilen bilmeyen herkes ehliyet alıp trafiğe çıktı, trafik orman kanunlarına göre yönetiliyor.. ab kapsamında iş sağlığı güvenliği diye bir tantana çıktı(aslına bakarsan bu biraz da büyük şirketlerin dayatmasıyla, lobi çalışmasıyla oldu, sebebi de şudur, sen başına gelen kazadan koç holding yerine, isg görevlisi ahmet, mehmet'le yüz göz ol diye..) piyasada muazzam bir talep oluştu, şimdi okumuş, okumamış, vasıflı, vasıfsız, alakadar, alakasız, devlet eline geçirdiği herkese isg sertifikası veriyor, yeter ki parasını öde.. kopan parmaklar, sonlanan hayatlar sorun değil, sen makbuzdan haber ver.. o sebeple, tribün sınavı olursa, paran var mı diye kaygılan, derslere gitmesen de olur.. ; )