entarileri (33)

acıktım.

hayırlı olsun güzel kardeşim çok güzelmiş çok beğendim. keşke kangrene bağlı ayakların kesilmeseydi de ben de giyebilseydim. eskit.

candır sigara. sanki ben onun değil o benim tiryakimmiş gibi. çok iyi anlaşıyoruz aslında. sırf sevdiğim için, yaptığı tüm çocuklarına ve liklere rağmen görüşmeyi kesemediğim çocukluk arkadaşımmış gibi. kahredici ayrılık gecelerinde "o seni kaybetti be abi" diyen bir dosttu. her dudağıma götürdüğümde verdiği teselliler işledi içime. ben yandıkça o da yandı. zaman zaman ayrılık kararları aldığımız olmuyor değildi. hatta bir kış günü kendisine, başka dudaklarda daha mutlu olmasını söyleyip ayrılığa kaza süsü vermek için balkondan aşağı atmıştım fakat kısa bir süre sonra ayrılık acısı nöronlarıma baskı uygulamış, tüm düşüncelerim eski dostum üzerine kurulmaya başlamıştı. sonra bir düşünce hali almıştı beni. eski dostumu nasıl atabilirdim sokağa? kim farkedip bulacaktı onu? bulan benim onu sevdiğim gibi sevebilecek miydi? hangi dudakların altına yatacaktı? kaç orgazma ortak olacaktı acaba? tüm bu düşüncelerin itici gücü beni annemin gezer terliklerini ayaklarıma taktığım gibi arka bahçeye koşmama neden oldu. yerler kar olduğu için güzel kamufle olmuştu ama aramızdaki güçlü bağ sayesinde eski dostumu bulmam zor olmamıştı. yerden kaldırıp üzerindeki karları temizledikten sonra cebime koyup "bir daha ayrılık yok" demiştim içimden. o günden sonra da bir daha ayrılmadık zaten.

birader, öncelikle samimiyetine güvenerek hormonlarını eyim diyorum. bir gün mutlaka sevgilin olacak ve ayrılacaksın. muhtemelen onu gelecek planlarının başrolüne koyacağın için ayrılık acısı tüm mesamelerini dolduracak, hayata küsecek, ağlayacak, ağlayarak uyanacak, onsuz yaşamayacağını düşünüp kahrolacaksın. onu hayatının merkezine koyacaksın çünkü. dünya senin, sen onun ekseninde döneceksin. üzüleceksin, çok üzüleceksin... bir gün gelecek ve hayatına yeni bir aşk dahil olacak. bu sefer başka diyeceksin ama olmayacak. gelen gideni aratacak. yine üzüleceksin. hiç bir ten aşka bağışıklık kazanmaz çünkü. on defa da aşk acısı çeksen on birincide yine aynı acıyı hisseceksin. üzüleceksin. hep üzüleceksin.

hz. peygamberleri 50-55 derece sıcaklıkta arabistan çöllerinde oruç tutuyordu reyiz. 40 derece koymaz, koymamalı.

@10 la tamam ya. kopi peyst yapmışın daha konuşuyon :D illa söylettirecen :D

la mal orda ne ifşa olacan? olsan da kimin inde? adbhagdvaghda ne adamlar var .

kanka ben bunu inci'de de gördüm nickin ne orada bi pm çakayım hemen :)

sobe

portakalı soydum

"çıkart üstündekileri ne dediğin anlaşılmıyor" saldıray durgun

feriha

severken light erken hard.

dünya kadınlar günü. tanrı'nın dünya kadınlarına armağanıyım.

herkes bir cümleyle hikayenin devamını getirsin. başlıyorum: o'nu ilk defa otobüs durağında görmüştüm.

benimki kadar yaratıcı bir nick.

o değil de varsa sert batakçı batak oynayabiliriz.

bir rivayet.

@19 sürç-i lisan eylediysek affola. keyif almaya bakın.

ricky martin de söylüyordu lan bunu.

atar dediğin medusa, bu bünyede kol gibi şimdi sana görünen burdan kars'a yol gibi götünü diyorum fakat deliği fazla genişlemiş yarrağıma bol gibi. edit: çek diz aut fiçu fiçu mix.

geldi şiyirin piri, yazar gelir vecde tek sıraya geçin, edin ona secde siz hepiniz ben tek, alayınıza gider yeşil başlı gövel sfenks iyi günler diler.

bir şey soracam.

şu feysbuk'ta kaç çılgın işin temellerinin atılmasına vesile oldu kim bilir? kimse bilemez ama yapanlardan ses seda var mı? yok. nerden bileceğiz? 2004'ten bu yana kaç tane ağlak "ben melankoliğim, depresyondayım, unutuldum, aldatıldım, aşk acısı çekiyorum, kadın ruhundan anlarım, ön sevişmeyi uzun tutarım, altta olmayı tercih ederim" mesajlarıyla karı kız kovalayıp, illa ki emeline ulaşıp kaç posta iş çevirmiştir? kaç tane işi gücü tir edip feysbuk'ta hayvan gibi karı kız kovalamıştır. kaç tanesi "acaba götten de verir mi?" düşünceleriyle orgazm sigaralarını yakmış, feysbuk'tan hatun düşürmenin inanılmaz zor bir şey olduğunu ve bunu başardığı için kendisiyle ne kadar gurur duysa az olduğunu düşünedurmuştur. yarrağım. halbuki bilmiyor ki düşürmeyeni iyorlar. duvarında iki ağlasan, kadın konulu postlarda ime benzemeyen iki yorum döşesen, biraz entelektüel biraz duyarlı, biraz yarrak kafalı bi imaj çizsen zaten sana mesaj atmaya, "benimle çılgınlar gibi işmeye hazır mısın?" demeye hazır bir güruh var. beğenmezsen "bi oralını alırım bak... " dersin işini yine görürsün. o kadar dert etme yani. yeter ki şu dediklerimi harfiyen yap. yapan var oğlum yapan var. yok mu sanıyorsun? var lan işte. adam yalandan iki melankolik hava çalıyor, ondan sonra ohh, derviş babam öttür zurnayı. gelsin oral seksler gitsin fotoğraf yavşamalar. gelsin "çok iyi birisi bu, ayrıca ön sevişmeyi uzun tutuyor"lar, gitsin "tanışmak istiyorum bu çocukla. duydum ki iyi yerleştiriyormuş. ay zaten melankolik de, gelsin domaltıp sin beni"ler. haa bunları yapma demiyorum. yap kardeşim bana ne? hatta taktiği bile veriyorum sana iki saattir. yap lan işte. ama yaptıktan sonra da mark'a bir mesaj at: "sağol mark'cığım. sayende iliklerim kurudu. hayatımda düşürmediğim karı kızı şu ortamda düşürdüm. hayatımda kovalamadığım karı kızı şu ortamda kovaladım. zurnayı öttüren öttürene. melankolik ve duyarlı bir olduğumu ilan edebileceğim en güzel ortam şu ortammış. sayende bunu anladım." söyle şunları. dök içini. bi teşekkür et adama. hayvan olma o kadar da lan sığır!

hoş bulduk hacımlar.