..... iki gün önce aradım. telefonu açtı, sesi yine, son zamanlarda hep olduğu gibi bitkindi. nasılsın dedim? yorgun. dedi. tek kelime. ama o tek kelimeye o kadar çok anlam yüklemişti ki... bunca yıldan sonra, farklı bir iletişim şeklimiz vardı. o bir kelimeye binlerce anlam yükler, demek istediklerini yalnız ben anlardım. bazen sadece bir bakışımdan anlardı aklımdan geçenleri. dinlenmen lazım dedim. biraz daha çalışayım dedi. yapma diyebildim sadece. haklısın, ama güzel şeyler de oluyor dedi. dün gece, umut doğdu. dedi. tekrar, biraz dinlen dedim. anladı kırgınlığımı, endişemi, biraz da kızgın olduğumu. tamam, söz. haftaya dönüyorum dedi. .....
neyse, toplantıdan sonra devam ederim.
ayrıca eski alışkanlıktır. reklam alınır. xd
kahvemi de içemedim.
oldu. :@
müdür toplantı "set etmiş" xd. toplantıdan sonra devam...
o haftasonu prova yapmak için müzik öğretmenimiz bir arkadaşının boş dükkanını ayarlamıştı. sonradan müzik öğretmeninin işi çıktı. ben gelemiyorum anahtar sana emanet kardeşim deyip mekanın anahtarını teslim etti. fırsat ayağıma gelmişti. mekan bütün haftasonu benimdi. ama hatun trip atıyordu. bir şekilde bu işi çözmem lazımdı. ne yapacaktım? boş bir sınıfta oturmuş ne
yiyeceğimi düşünürken kapı açıldı. kapının arasından kafasını uzattı. gelen oydu. hayallerimin kadını. şu sizin gruba ben de girmek istiyorum, birlikte şarkı söyleriz dedi. sesi güzeldi. gerçi onunla alakalı her şey güzeldi. arkadaşlara sormam lazım dedim. peki dedi. döndü arkasını, giderken son anda, haftasonu ne yapıyorsun? deyiverdi. neden...neden sordun ki? diye kekeledim. hiiiçç. dedi. eğer işin yoksa bir yerde oturur sohbet ederiz. birlikte bir iki şarkı falan çalar söyleriz dedi.
o müzikalin sahnelendiği yıl okulda bir orkestra kuruldu. birkaç arkadaşla zaten grup kurma hayalimiz vardı. gönüllü olduk. seçmeler falan filan. gurbumuzu kurduk. vokallerde bendeniz, gitar ve davulda grup kurmak istediğimiz 2 arkadaş. bir de bir kız daha vardı vokal.
bizden 1 yaş küçüktü bu kız. hoş da bir hatundu. gel zaman git zaman biz bununla takılmaya başladık. sevgili olduk falan. aradan bir kaç ay geçti, birgün provadayken kapı açıldı ve içeri o girdi. hayallerimizin kadını. salına salına, saçını savura savura geldi yanıma. donakaldım. şarkının sözlerini falan unuttum. o anda dünya durdu zaten, arka plandaki her şey flulaştı. benim için yalnızca o vardı. gerisi, bulanık görüntüler ve kulağımdaki uğultulardan ibaretti.
...
yeni sevgilim ve grup arkadaşımın, sol taraftan çaktırmadan böğrüme soktuğu dirsekle kendime geldim. anlamıştı. nasıl anlamasın ki? tüm okul ona hayrandı zaten. hayallerimizin kadınıydı o bizim. akşama kesin kafamı
ecekti sevgilim, dır dır dır...
yemekten sonra aynı hızla devam. haydi afiyet olsun.
tilden haklısın tabii. "bir şey" yazsam ayrı olması gerek ancak "bişi" zaten başlı başına türkçe'deki tüm kurallara aykırı bir sözcük, hatta yazım dilinde namevcut bir sözcük olduğundan çok da düşünmedim ayrı mı bitişik mi diye.
detaycısın. güzel bişi =)
yanisi az bi yol bekleyin de yazalım işte... okuyun arkadaş. okumak çogüzel bişi hem.
@4, @6 soruların cevabı hikayenin sonunda. az sabredin
.
..... birkaç ay önce aradım. açtı, sesi bitkin geliyordu. nefes nefeseydi. özledim dedim. ben de. dedi. görüşelim dedim. berlin'deyim dedi.istanbul'a geldiğimde. dedi. tamam. merak ettim seni uzun zaman oldu dedim. benim kapatmam lazım, sonra konuşuruz dedi, arkadan bağırışlar ve siren sesleri geliyordu. du bi dakka nereye, noluyor dememe kalmadı..... dııt dıııt dııt dıııt.... kapatmıştı. iyice meraklandım. tekrar aradım, ulaşılamıyor. mesaj attım, e-mail attım. aklıma gelen her yoldan ulaşmaya çalıştım. ne de olsa benim merak ettiğimi bilirdi. bir şekilde cevap verecekti. emindim bundan. ama meraktan ölüyordum. bir şekilde neler olup bittiğini öğrenmem lazımdı. ne işi vardı orada? siren sesleri neyin nesiydi? kafamda bunun gibi yüzlerce soru işareti ile ortak arkadaşlarımızı aramaya başladım teker teker. .....
lisenin ilk yılında müzikal hazırlanmıştı. ingilizce. başrol tabii ki onun. o zaten hayatımızın başrolündeydi, müzikalde figüran da olsa ne farkeder. ama dedim ya hem başarılı, hem popüler. başrolü onun oynamasına hiç şaşırmadık.
tabii kızlar sinirden kendini
ti. kıskandılar. ama o hiç umursamadı. rolüne çalıştı, dört dörtlük bir performans sergiledi yıl sonunda.
bir kez daha aşık etti hepimizi kendine. başka türlüsü ondan beklenemezdi. ona yakışmazdı. çünkü o harikaydı. hepimizin rüyalarının kadınıydı.
liseyi beraber okuduk. okulun en güzel kızıydı. ben de dahil tüm erkekler hastaydık ona. yemyeşil gözleriyle bir saniye baksa orada ruhunuzu teslim ederdiniz. kumral, güler yüzlü, herkesin hayran olduğu popi kızıydı okulun. haşarıydı, ele avuca sığmazdı. ama başarılıydı. hiç bir zaman inek olmadı. zekiydi. yani özetle, herkesin hayatında olmasını isteyeceği kadındı. hayallerimizin kadını. zeki, başarılı, güzel, popüler, sevecen... hele bir gülümsemesi vardı ki akıllara zarar. hala gözümün önüne gelir zaman zaman. bazen geceleri rüyamda görürüm, sabah telaşla uyanıp ararım sesini duymak, iyi olduğundan emin olmak için. çoğu zaman ulaşılamaz telefonuna, daha da çok merak ederim. sonra o beni arar. hayırdır yine mi? der. evet, çok endişelendim, nasılsın diye cevaplarım. merak etme, idare ediyorum. burada hayat çok zor, ama ufacık şeylerden mutlu olmayı öğreniyor insan. beni merak etmeyin der...
televizyonlarda, reklamlarda, dizilerde, sinema filmlerinde gördüğünüz yeni yeni yüzler var. peki hiç düşündünüz mü o insanların hayatı sizin sandığınıza ne kadar yakın? toplaşın, anlatıyorum.
şubat ayında erkek kediler 4 değil 5 ayak üzerine düşerler.
günaydın kardeşim.
madem teodosic'i altıma verdiniz, oradayım.
ne zaman? nerede?
sıçtığınızın resmidir. kendinizi
gibi hissedersiniz. ayrıca küfür yasak değil. o entel dantel işler solda burada değil.
germss yok kardeşim. anex burada, ben buradayım, kubar burada
@2 büyük büyük, 19 20 hatta 22 yaşında elemanlar var.
hoşgeldin kerdeşim.
test edildi, onaylandı. kesin bilgi yayalım.
teodosic, anexeiss, kubar, koalamsı kedi.... uzar gider bu liste.
